• avrupa birliği’ne girişte yaşanan ve aşılması gereken engellerin, aslında birer engel olmadığı ve ülkenin gelişimi adına atılması gereken bu adımların aslında birer dayatma olmadığının üzerinde durmak istiyorum. bu yüzden, biraz teknik konulardan ve biraz da içerisinde bulunduğumuz durumdan bir analist gözüyle bahsedeceğim.

    avrupa birliği giriş öncesi (pre-accesion) her aday ülke gibi türkiye’nin de belirli alanlarda birtakım reformlar gerçekleştirmesi ve bunların sonuçlarının ölçülebilir olması ab’nin dikkatle izlediği konulardan biridir. bu bağlamda ab, türkiye ve diğer aday ve aday olmaya aday ülkeler için ipa (instrument for pre-accession assistance) ‘yı uygulamaya koymuştur. ipa, 2007–2013 yılları arası ab’ye üye olmak isteyen ülkeler için daha önceki uygulamalar göz önünde bulundurularak hazırlanmış bir geçiş süreci yönetim enstrümanıdır. başlıca fonksiyonu, ülkelerin içinde bulunduğu durumlar göz önünde alınarak belirli alanlarda ülkelerin kapasitelerini geliştirmeleri için parasal yardımın sağlanmasıdır. bu yardımlar ab komisyonu tarafında yıllık veya bir dönemi kapsayacak şekilde hazırlanan strateji raporların doğrultusunda belirli başlıklar altında dağıtılırlar. fon, ab genel bütçesinden ve faydalanıcı ülkenin katkısıyla oluşturulmaktadır. bu oran projeler arası farklılık gösterse de, ortalama olarak; ab %75, katılımcı ülke ise %25’lik bir katkı sağlar.

    5 başlık altında toplanan bu fonları kullandırma yetkisi cfcu’nun (merkezi finans ve ihale birimi) yetkisindedir. buraya kadar vermiş olduğum özet bilgiler çerçevesinde türkiye’nin reform yapması ve kapasite geliştirmesi adına düzenlenmiş başlıklar şu şekildedir;

    i. institution building; kuruluş geliştirme (devlet kurumları için)

    ii. cross border cooperation (sınır-ötesi işbirliği )

    iii. regional development (bölgesel gelişim)

    iv. human resources development (insan kaynakları gelişimi)

    v. rural development ( kırsal alan gelişimi)

    bileşen 2007 2008 1/
    _____________________________________________________________
    kurum geliştirme 252,2 250,2 (milyon euro)
    sınır - ötesi işbirliği 6,6 8,8
    bölgesel gelişim 167,5 173,8
    insan kaynakları gelişimi 50,2 52,9
    kırsal alan gelişimi 20,7 53,0
    toplam milyon euro 497,2 538,7
    projeler için ihaleye açılılan 79,3 86,4
    projeler için ihaleye açılılan (%) 2/16 16
    ___________________________________________________________
    kaynak: commision decision on a multi annual indicative plannig document (mipd) 2007 -2009 for turkey
    1/2008 kasım ayı itibariyle
    2/ hizmet alım ihalelerinde kullandırılan miktar

    2006–2007 yıllarında bu bileşenler için öngörülen bütçeler dolgun görünmesine karşın, yeterince faydalanamadığımızı söyleyebiliriz. projelerin çoğu devlet eliyle yazılmasına karşın, 2007 yılında yaklaşık 80 milyon euro tutarında proje ihaleye( hizmet alım ihalesi) çıkartılmıştır. 2007 yılının toplam bütçesinde sadece %16’lık bir pay bu projelere ayrılırken, içinde bulunduğumuz 2008 yılının 11. ayına kadar yaklaşık 86 milyon euro’luk bir pay kullanıma sunulmuştur.

    burada üzerinde durulması gereken nokta, bu fonların gerçekten etkin kullanılamıyor oluşudur. türkiye’nin ab’ye girişinden çok daha önemli olan çok refah ve yaşanılabilirlik düzeyinin gelişmesi adına aktarılan bu fonların kullandırılması adına proje sayısının arttırılması özellikle stk ve stö’lerin proje üretiminde öne çıkması gerekmektedir.

    ülkemizde avrupa birliğine giriş, kamuoyunda “kokorecin yasaklanması” seviyesinde algılanırken, ülkenin geleceği için birçok faydalı projenin de geç kalması ve dolayısıyla gelişmiş dünya ülkeleri arasındaki farkın açılmasına neden olmaktadır.

    avrupa birliği vizyonuna biraz da karşı tarafından gözünden ve olumlu bir şekilde bakarsak, yakalamamız gereken bayrağın burnumuzun ucunda olduğunu fark edebiliriz.

    kaynak: www.daily-compass.com
  • ülkemizin güzide geçim kaynaklarındandır. tarım hayvancılık, turizm ve ab fonları ile projecilik. tahmin ettiğimizden çok daha büyük paralar var bu işlerde.

    ab vakıfları, dernekleri şunları bunları türkiye'de fonladıkları stk'ların ve gazetecilerin güncel politikalarını belirleyen, kavram setlerini öğreten, hangi söylemleri üretmeleri gerektiğini salık veren ve çaldıkları düdüğün parasını ödeyen patronları. elbette kendi ajandaları vardır. çıkıp da emek mücadelesine, antiemperyalist söylemlere para ödeyecek halleri yok. işte kimlikçilik olur, demografik yapı seyrelten mültecilere kucak açtırma söylemleri olur böyle her tür işe ayıracak balya balya fonları vardır. ayrıca o kadar büyük paralar verip de projeci sözde kanaat önderlerinin twit atmadan durmalarına müsaade edecek de değiller. ee pamuk parmaklar klavyeye pseudo enteller, patronlarınız sizlerden seküler argümanlarla desteklenmiş demokrat içerikli çalışılmış tvitler, atölyeler, ders içerikleri bekler.

    dünden beri ab fonu tartışmalarını takip ediyorum. tepkilerin büyük olması, ekşi sözlük yazarlarının ilerici geçinen arkadaşların gözlerinin açılmasına çok sevindim. birşeyler yazıp da sildim, bunların networkleri çok sağlam tabi ki.
  • birincisi ab fonları ab ile ilişkilerin ve ab kriterlerine uyumun geliştirilmesi için verilen bir fon. düşündüm de ikincisi yok. neyi tartışıyorsunuz amk? ister beğenirsiniz ister beğenmezsiniz, ab kriterlerine uyum için bunlar gereklidir. beğenmiyorsanız çekilirsiniz, doğu'ya yanaşırsınız olur biter.

    bu yaptığınız ab'ye güzellemeler yapıp yapıp iş değişiklik yapmaya geldi mi, politika üretmeye geldi mi bizim kültürümüze uymuyor diyen politikacı iki yüzlülüğü.
  • ab fonları yalnızca sığınmacılara hizmet eden bir grup stk’lara verilmektedir, ayrıca tc vatandaşlarını sığınmacılara karşı vicdan geliştirmesi için çalışan toplum mühendislerine gönderilmekte. ab’nin türkiye’yi bünyesine almaya hiç niyeti yok, türkiye’nin ab’ye uyum sağlaması gibi bir derdi yok. yalnızca sığınmacıların göçünü türkiye engellesin diye verilen fonlandır, o kadar. üstüne güzelleme yapmanın alemi yok.
  • ab fonunun ne olduğunu bilmeyen ama ısrarla entry giren sığırlar olduğunu gördüğümüz başlık. ab fonu diye genellemenin alemi yok. ab tarımdan sanayiye, eğitimden bilime ve sanata pek çok alanda fon veriyor. burada önemli olan alma girme niyeti değil. iş birliğinin devam etmesi. türkiye isterse ben bu fonlardan yararlanmak istemiyorum deyip çekilebilir ve sizin gibi sığırlar da bunu destekler büyük ihtimalle.

    şu ana kadar onlarca proje için fon almış bir insan olarak hiç denildiği gibi bir şey duymadım: "ab fonları yalnızca sığınmacılara hizmet eden bir grup stk’lara verilmektedir, ayrıca tc vatandaşlarını sığınmacılara karşı vicdan geliştirmesi için çalışan toplum mühendislerine gönderilmekte." bir de sanki bir yönetmelikten kopyalamış gibi yazmış amk.
  • iddiaya göre, tarım faaliyetleri için tc’ye verilen 3,5 milyar euro, dönemin tarım bakanı mehdi eker ve bir grup akpli tarafından hiç edilmiş.

    birkaç öncesine kadar medyada foncu avı vardı. foncu diye insanlara saldırırken, ulusalcı cühela, ak trollerden geri kalmıyordu.

    türk bürokrasisinde, ab fonları yağma ve talanın en şekilli halidir. diplomatik hırsızlıktır.

    merak etmeyin sadece bürokrasisi değil, vatandaşı da hırsızdır. fonları bakanlık hiç etmese vatandaş piç edecek. tarım arazisi olmayan alanları, tarım arazisi olarak göstererek bu ab fonlarını yağmalamaya çalışan milletin efendisi köylülerden birkaçını eminim ki tanıyorsunuzdur. çevrenizde vardır mutlaka.

    işte fon alıp kitap basan, röportaj, haber yapan adam foncu, diğeri pratik zekaya sahip türk.

    (bkz: 6 mayıs 2023 ali yeşildağ iddiaları)
hesabın var mı? giriş yap